Hayvan, Çocuk ve Kadın

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tercihen pembe ya da mor bir fon.

Görselin ortasında büyük harflerle bir ünlüden, düşünürden alınmış söz de olmalı ama.. O zaman bu sizin düşünmek için de emek harcadığınızı gösteriyor.

Sezen Aksu yeni şarkısında durumu özetlemiş.

“Yaşıyoruz desinler diye
Bizi çok sevsinler diye”

Kutlama coşkulu bir ruh halidir. Biz neyi kutluyoruz? Sevdiğin doğdu diye kutlarsın, bebeğin olur eşini kutlarsın, terfi alırsın seni kutlarlar.. Hep bir tatmin odaklıdır bu yaşananlar. Nerede neyi kutluyoruz, aklıma takılan nokta tam da bu. Laf olsun diye bir duyguya gömülme halini yaşıyoruz.

Yok öyle bir şey. Kimse sizden eksik bilgilerle dolu feminist ağızlar beklemiyor.

Yaşadığımız ülkede, üç canlı hunharca eziliyor. Hayvanlar, çocuklar ve kadınlar. Bizim birbirimizden hiç farkımız yok. Bu üç grupta yaşadığımız toplumda en çok öldürülenler, en çok acıtılanlar, en çok tecavüze uğrayanlar, en çok aşağılananlar, en çok hor görülenler..

Elinizde taşıdığınız pankarttaki kadın yüzüne sığınıp slogan atan kadınların ülkesi..

Hayvanı tek bacağından yaralayıp bunu telefonla kaydedenlerin ülkesi..

Çocuğu gelişiminin belirli evrelerinde tecavüz ede ede büyütenlerin ülkesi…

Üç kesim de temiz. Üç kesim de aydınlık. Üç kesim de doğuştan mağdur. Kendimizi kandırmayalım, o süslü cümlelere ulaşmamız için önümüzde yıllar ve yollar var. Duble de olsa bazı yollar sizin insanlığın kederini aşmanıza yardımcı olmuyor.

İnsanlığın okulu yok. Bitmedi mi de bitmiyor üstelik.

Bugün herkes ölen işçi kadınları konuşuyor. Fotoğraflarını görünce insanın burnunun direği sızlıyor. Geride en az onlar kadar zor büyümesi muhtemel bebekler, çocuklar kaldı. Bir tarafları hep boş olacak olan adamlar kaldı. Hepsinin aşkları vardı. Hepsinin belki bu hafta sonu için planları vardı. Pikniğe gidecek olanlar, çocuğunu sinemaya götürecek olanlar..

Planlar yarım kaldı.

O kadınlar, kendilerine mesaj yağdıran, kadınlar gününü sıcak ofislerinden klavyeleri ile kutlayanlardan farklı olarak mevsim bilmeden emek ürettiler. Düşünün, mevsimler geldi geçti, daha bahar kapıda. Hayat sabahın karanlığı ile başladı ve akşamın karanlığı ile bitti onlar açısından. Tek özlem evde çocuk görebilmekti. Bir yaşam çeyreği böyle geçti. Yaşarken, üretirken kendisine dolaylı da olsa değer katamadığınız hiç bir insan yaşamı üzerinden, kendinize yeni değerler üretemezsiniz.

Elbette fabrika açıp kadınları daha iyi şartlarda çalıştırmanızı falan beklemiyoruz. Bir çoğunuz amiri, bazılarınız amcası, kiminiz iş arkadaşı. Etrafınızdaki her insana önce insan olduğu için değer katmayı deneyin. Suratına bakın kadın çalışanların, iş görüşmelerini verimli mi yapmak istiyorsunuz alacağınız kişide en az onlar kadar mücadeleci yapılar arayın. Nasıl mücadele etmişler, nasıl tutunmuşlar hep bunu sorgulayın.

Evinize gelen temizlik işçisiyle kahve için. Hayat dertlerinden bahsedin.

O kadınların bu hayattaki yegane amacı; emekliliklerini alabilmektir tahminimce.Bir hayatı düşünün ki yaşamın bir çok zevkini, yine yaşamının son on yılı belki mutlu ve ortalama rahatlıkta geçsin diye harcayabiliyor. Çaresi yok.

Ölen kadınlardan birinin okuduğu kitap yarım kalmış, kitabın ortası açık kalmış..

Sözcüklerini ve okuduklarını alıp aramızdan kaybolup gitti. Ve duyduğuma göre kanser tedavisini yeni atlatmış. Yani düşünün kanseri yenmiş, ama ölüm bir yerde yakaladı mı mücadaleyi bile bazen yenemiyorsunuz.

İnsanı yoksulluk, ölüm ve ayrılık yıkar demiş Neşet Ertaş.

Gerisini unutun.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hayvan, Çocuk ve Kadın

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hayvan, Çocuk ve Kadın

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tercihen pembe ya da mor bir fon.

Görselin ortasında büyük harflerle bir ünlüden, düşünürden alınmış söz de olmalı ama.. O zaman bu sizin düşünmek için de emek harcadığınızı gösteriyor.

Sezen Aksu yeni şarkısında durumu özetlemiş.

“Yaşıyoruz desinler diye
Bizi çok sevsinler diye”

Kutlama coşkulu bir ruh halidir. Biz neyi kutluyoruz? Sevdiğin doğdu diye kutlarsın, bebeğin olur eşini kutlarsın, terfi alırsın seni kutlarlar.. Hep bir tatmin odaklıdır bu yaşananlar. Nerede neyi kutluyoruz, aklıma takılan nokta tam da bu. Laf olsun diye bir duyguya gömülme halini yaşıyoruz.

Yok öyle bir şey. Kimse sizden eksik bilgilerle dolu feminist ağızlar beklemiyor.

Yaşadığımız ülkede, üç canlı hunharca eziliyor. Hayvanlar, çocuklar ve kadınlar. Bizim birbirimizden hiç farkımız yok. Bu üç grupta yaşadığımız toplumda en çok öldürülenler, en çok acıtılanlar, en çok tecavüze uğrayanlar, en çok aşağılananlar, en çok hor görülenler..

Elinizde taşıdığınız pankarttaki kadın yüzüne sığınıp slogan atan kadınların ülkesi..

Hayvanı tek bacağından yaralayıp bunu telefonla kaydedenlerin ülkesi..

Çocuğu gelişiminin belirli evrelerinde tecavüz ede ede büyütenlerin ülkesi…

Üç kesim de temiz. Üç kesim de aydınlık. Üç kesim de doğuştan mağdur. Kendimizi kandırmayalım, o süslü cümlelere ulaşmamız için önümüzde yıllar ve yollar var. Duble de olsa bazı yollar sizin insanlığın kederini aşmanıza yardımcı olmuyor.

İnsanlığın okulu yok. Bitmedi mi de bitmiyor üstelik.

Bugün herkes ölen işçi kadınları konuşuyor. Fotoğraflarını görünce insanın burnunun direği sızlıyor. Geride en az onlar kadar zor büyümesi muhtemel bebekler, çocuklar kaldı. Bir tarafları hep boş olacak olan adamlar kaldı. Hepsinin aşkları vardı. Hepsinin belki bu hafta sonu için planları vardı. Pikniğe gidecek olanlar, çocuğunu sinemaya götürecek olanlar..

Planlar yarım kaldı.

O kadınlar, kendilerine mesaj yağdıran, kadınlar gününü sıcak ofislerinden klavyeleri ile kutlayanlardan farklı olarak mevsim bilmeden emek ürettiler. Düşünün, mevsimler geldi geçti, daha bahar kapıda. Hayat sabahın karanlığı ile başladı ve akşamın karanlığı ile bitti onlar açısından. Tek özlem evde çocuk görebilmekti. Bir yaşam çeyreği böyle geçti. Yaşarken, üretirken kendisine dolaylı da olsa değer katamadığınız hiç bir insan yaşamı üzerinden, kendinize yeni değerler üretemezsiniz.

Elbette fabrika açıp kadınları daha iyi şartlarda çalıştırmanızı falan beklemiyoruz. Bir çoğunuz amiri, bazılarınız amcası, kiminiz iş arkadaşı. Etrafınızdaki her insana önce insan olduğu için değer katmayı deneyin. Suratına bakın kadın çalışanların, iş görüşmelerini verimli mi yapmak istiyorsunuz alacağınız kişide en az onlar kadar mücadeleci yapılar arayın. Nasıl mücadele etmişler, nasıl tutunmuşlar hep bunu sorgulayın.

Evinize gelen temizlik işçisiyle kahve için. Hayat dertlerinden bahsedin.

O kadınların bu hayattaki yegane amacı; emekliliklerini alabilmektir tahminimce.Bir hayatı düşünün ki yaşamın bir çok zevkini, yine yaşamının son on yılı belki mutlu ve ortalama rahatlıkta geçsin diye harcayabiliyor. Çaresi yok.

Ölen kadınlardan birinin okuduğu kitap yarım kalmış, kitabın ortası açık kalmış..

Sözcüklerini ve okuduklarını alıp aramızdan kaybolup gitti. Ve duyduğuma göre kanser tedavisini yeni atlatmış. Yani düşünün kanseri yenmiş, ama ölüm bir yerde yakaladı mı mücadaleyi bile bazen yenemiyorsunuz.

İnsanı yoksulluk, ölüm ve ayrılık yıkar demiş Neşet Ertaş.

Gerisini unutun.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hayvan, Çocuk ve Kadın

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir